25 Aralık 2015 Cuma

ANLAMASINLAR...


Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Uzun zamandır beklenen bir yağmurdu bu. Hem toprak çok beklemişti o yağmur taneleriyle buluşmayı, hem de o çok beklemişti yağmur tanelerinin gözyaşlarıyla buluşmasını. Gözyaşları ve yağmur taneleri artık vuslata ersin ki, uzun bir zamandır takındığı mutluluk maskesinin boyalarının akmasının nedenini olarak yağmur tanelerine suçu atmıştı. Mutsuzluğunu, hüznünü kimse anlayamayacaktı. Anlamasınlar da zaten...

8 Aralık 2015 Salı

AŞK OLA...

Aşk....
Sen nelere kadirsin...
Senin için gelmişiz biz bu cihana...
Kime ve neye aşık olduğun fark etmez bence. 
Bir kadına, bir adama, bir çocuğa, bir hayvan ya da bir çiçeğe...
Ya da aşkın en yüce mertebesi ola Allah aşkı...
Önemli olan o aşkı bulmak değil mi?
O aşkı bulduktan sonra neylesin ki insan bu dünyayı...
Ne diyeyim ki...
Aşk ola...

26 Kasım 2015 Perşembe

BEN VE SEN... OLDUK Kİ ''BİZ'' ... :)


Bakmak yeterlidir artık birbirini anlamak için.
Sözcükler gereksizdir artık.
Duygular kırk yıllık prangalarından kurtulmuş, her yeri mutluluk tütsüsü sarmış...
Ben ve sen...
Biz...
Birbirinden çok uzak şehirlerde başlayan ömürlerimiz bundan sonra inşaallah hep birlikte sürecek...

12 Kasım 2015 Perşembe

MUTLU OLMAK... :)


Mutlu olmak...
En dibine kadar mutlu olmak...
En tepelerde mutlu olmak...
Şükürler olsun...
Diğer yarını, eşini bulmak...
Aynı değil, birbirini tamamlıyor olmak...

4 Eylül 2015 Cuma

SEVDİM SENİ BİR KERE...


Soğuk bir kış günü girdin hayatıma. O gün bakışında içimi ısıtan bişey hissetmiştim. Anlamamışım o zamanlar.
Sonra ilkbahar geldi. Hiç sevmezdim oysa baharlar bu zamana kadar. ama sen bu baharda benim kalbimi kıpır kıpır yaptın. Karnımda kelebekler uçurttun.
Sonra yaz geldi. Bizim birbirimize ait olduğumuzun sembolleri yüzüklerimizi taktık parmaklarımıza.
Ve 51 gün sonra Allah'ın izni ile yuvamızı kuracağız. :)
Şimdi o kadar güzel hazırlıkların içindeyiz ki. Çok yorucu ama çoook güzel hazırlıklar.
Seni sevmemin bi nedeni yok. Hani diyor ya şarkıda sevgi anlaşmak değildir. Nedensizde sevilir. Bazen küçük bir an için ömür bile verilir...

13 Temmuz 2015 Pazartesi

HUHUUUUUU KOMŞU KOMŞUUUU :)


Huhuuuuuu komşu komşuuuu ben geldiiiim. :)
Evet farkındayım çok ihmal ettim buraları. Nerelerdesin diyen mesajlarınız da gelmiş çoook mutlu oldum. :)
Aslında buralardayım da ben bende miyim acaba. Valla bu aralar ayaklarım yere falan değmiyor mutluluktan. Bi insan gelişiyle hayatımdaki herşeyi bu kadar güzel yapabilir mi. :) Ben böyle seveceğimi ve sevileceğimi tahmin dahi edemezdim. Geldi ve herşey çoooook daha güzel oldu. :) 
Dün  akşam iftarda erkek arkadaşım, erkek kardeşi, annem ve kardeşlerimle birlikteydik. Çooook güzel bir akşamdı. Onların böyle kaynaşması beni çoook mutlu etti. Erkek arkadaşımın ailesi Elazığ da olduğu için çok fazla görüşemiyoruz. Ama görüştüğümüz kısa sürelerde bile çok çok iyi anlaştık. Rabbime şükürler olsun hem erkek arkadaşım hem de ailesi yönünden çok şanslıyım. Rabbim hiç bozmaz inşaallah. İnşaallah bayramdan sonra da isteme, söz, nişan hepsi bir arada yapılacak. :) Bendeki koşuşturmaca daha da artacak yani :)
Bu yoğunluğuma ek olarak bi de iş yoğunluğu var. Varın siz düşünün halimi ;)
İşte böyleeeeee. :) Ben musmutlu dolanıyorum bu aralar. İnşaallah hep de öyle olur. 
Öptüm sizi.

8 Haziran 2015 Pazartesi

ÇOOOOK MUTLUYUM BEEEN :)


Heeeeey işte yine yeni yeniden beeeen :)
Diyeceksiniz bu kız nereye kayboldu diye. Ya insan mutluluğunu tarif edemez mi işte ben edemiyorum. Canım Sessiz Prenses abloşum özelden mesaj atmış nerelerdesin diye. Valla buralardayım ama başım bir kalabalık ki sormayın. :) 
Yarın akşam erkek arkadaşım annemlerle tanışmaya geliyor. Cuma günü de annesi gelecek annemlerle tanışmaya. Ramazan Bayramından hemen sonra da inşaallah nişan. Eğer ailesi bizimkileri ikna edebilirse de bi iki ay içinde düğün :D
Rabbim bana böyle birini gönderdiği için ne kadar şükretsem az. Diyorum kesinlikle birilerinin duasını aldım. Değilse böyle adamlar kalmamıştı dünyada :D Son bitane kalmış onu da ben kaptım. :)
Öyle işte. 
Ahhh bu özel hayat yoğunluğuna ek olarak işlerde bi yoğunlaştı ki sormayın. Uyumaya vaktim kalmıyor valla. Ama olsun ya ben şikayetçi değilim. Düğün yapcaz hatta farklı ve uzak şehirler olmasından kaynaklı iki düğün yapcaz. Daha çok çalışmamız lazım. :)
Hepinizin yazdıklarını okumak istiyorum. Kaç zamandır buralardan uzak kaldım. Telafi edecem. :)
Görüşürüüüüz :) Ben kaçtım. :)

18 Mayıs 2015 Pazartesi

MUTLULUK KELEBEĞİSİİİİ :)

Huu huuuuuu millleeeettt ben geldiiim.
Valla süper süper süper ötesi günler yaşıyorum. :) mutluluk kelebeği gibi dolaşıyorum ortalıkta :) Bunca zaman beklemeye değdi doğrusu. :)
Herşey çok hızlı ilerliyor. Aklında olmadığı bi anda şoka giriveriyor insan :)
Öyle işte çok çok çok mutluyum beeen :)
İnsanın diğer yarısını bulması ve bunu gerçekten hissetmesi başka bişeymiş :)
Neyse ben kaçtım yazarım yine :)

13 Nisan 2015 Pazartesi

13 MAYIS 2014... SOMA...

13 Mayıs 2014...
Soma'da ki maden kazasında 301 Madencimizi şehit verdik.
Bugün ilk duruşması var. Bu kazada en ufak dahi ihmali, suçu olan kişilerin ve kurumların hakkettiği şekilde cezalandırılmaları tek umudumuz...
Ama... Cezalar gönüllere su serpmeyecek ki... 
Gidenler gitti. İnşallah mekanları cennet olsun... 
Peki ya kalanlar... 
Asıl en zor iş onların... 
Gencecik dul kalan kadınlar, daha doğmadan yetim kalan bebekler, düğününü hayal ederken oğlunu kara toprağa vermek zorunda kalan anneler, ömür boyu babasızlıklarının yükünü omuzlarında taşıyacak çocuklar...
Rabbim onların yar ve yardımcısı olsun..

6 Nisan 2015 Pazartesi

BAHAR MI GELMİŞ??? AMA BEN ÇOK YORGUNUM YAAA!!!

İşte yine ben. :)
Nedir bu Allah'ım 3 haftadır pazarım falan kalmadı valla. :(
Geçen haftalardaki yoğunluğumu anlatmıştım. Bu hafta sonu da çok yoğundum yaa :(
Arkadaşımın bizde kaldığını söylemiştim. Sabah kalktık annemle kahvaltı hazırladık. Kahvaltıdan sonra bulaşıktı evin toparlanması derken arkadaşımın düğününe zor yetiştim. 
Ama benim bu halim ne olcak bilmem arkadaş çok olunca taktığım altınların sayısını unuttum artık :) Küçük kardeşimde düğüne benimle birlikte gelmek istedi. Bilmem bilir misiniz Konya'daki düğünlerin düğün pilavı meşhurdur. İşte güzel bi düğün pilavımızı yedik. Düğün bitti annemle balkondaki saksılara marul, maydonoz falan ektik. Sonra hadiii akşam yemeğini hazırla. Yemeği hazırla et derken hadiii teyzemler çaya geldi. Onların geleceği önceden belli olduğu için yemeği hazırladıktan sonra bi börek ve kek yaptım. Onların çayıydı, meyvesiydi derken saat gece 1 oldu. Bulaşıkları yıka evi topla yat derken saat 2 buçuktu. 
Sabahta erkenden kalk işe gel. :(
Uykum var benim yaaa uykummmmmm :(
Görseldeki çiçekleride ben şubat ayında ekmiştim. Büyümeye başladılar. Bizim balkona bahar geldi anlayacağınız :)

2 Nisan 2015 Perşembe

İŞLER, GÜÇLER, DERSLER, SINAVLAR!!! YORGUNUM YORGUUUUUN....

Veeeee geldim. Ne günlerdi valla. Koşturmaktan uyumaya dahi vaktim yoktu. :(
Anlatmaya başlıyorum. Hazır mısınız :)

21 Martta kursum başladı. Ne kursu diye soran olursa hemmen söyleyim. Tehlikeli Madde güvenlik Danımanlığı.

10 günlük bi kurstu. Hafta içine gelen günlerde 4 de başlayıp akşam 9 da bitiyordu. Hafta sonu ise sabah 9 dan 4'e kadar. :( İki haftasonum gümledi.

Kursa ikiz kız kardeşlerim ve üniversiten iki sınıf arkadaşımla birlikte gittik. Arkadaşlarımın bi tanesi Soma'dan geldi. Orda gitseydi derseniz gidemiyor maalesef. Daha bu eğitimi veren kursların sayısı çok az Konya'da tek yer mesela. 

Arkadaşım rahatsızlandığı için annesi ile birlikte geldiler Soma'dan. Bizde kaldılar. Onların geldiği günün ertesi kalktık kahvaltı yaptık derken eski evdeki bi komşumuz çat kapı geldi. Arkadaşım, annesi, annem, gelen eski komşumuz otururken bi zil daha çaldı. AAA amcam ve yengem geldiler. Onlarla da oturduk derken bizim kurs zamanımız geldi. Kursa gittik. Kurs dönüşü kursa beraber gittiğimiz diğer arkadaşım, eşi, çocukları ve eşinin babannesi geldiler yemeğe. En son yorgunluktan ayaklarımın altı sızlıyor, gözlerim kapanıyordu. :) Annecim benim yaptığı yemekleri göreydiniz en büyük tencerelerde yapmış.
 
Ondan sonraki günler de bunlara benzer geçti. Kurs çok yorucuydu. O sınava gelince iki kitap var toplamda yaklaşık olarak 1200 sayfa falan. Sınavda 40 soru soruyorlar. 3 saat süre veriyorlar. O iki kitap serbest sınavda. Ama sınavdaki başarı oranı sizce kaç? Söylüyorum %18!!! Ulaştırma Bakanlığı nasıl zor soruyorsa artık. Bi sorunun cevabı için kitapta 50 yere bakıyorsun !!!

Neyse işte öyle kurs süresi boyunca 3 ten önce yatmadım. Hem kursta anlatılan dersleri anlayabilmek için hem de arkadaşlarla laklak yapmaktan :)

Şimdi kurs bitti. Azcık normale döndüm. Nisanın 25inde sınav var inşaallah geçeriz :)

Amaaa işlerde de bizim en yoğun ayımız nisandır. Kurumlara verilmesi gereken yıllık evraklarımız var şimdi de onun yoğunluğu başladı. Hadi hayırlısı bakalım... 

19 Mart 2015 Perşembe

HAYAT...

Bütün bir gece boyunca  çayımızı yudumlarken, cam kenarında birinin eve dönmesini beklerken ya da yattığımız yerden gökyüzünü milyarca yıldızın süslediği, dolunayın değişik duygularla yüreğimizi doldurduğu gecelerde ertesi sabah gün ışımaya başladığında yenilenecek, beklentilerimize kavuşacağımızın sinyalleri olan ilk güneş ışınlarının umuduyla gireriz yatağımıza.

Beklentilerimizin umudu, bizi yeni güne başlarken cesaretlendirir. Ama gece ne kadar bulutsuz olsa da hayallerimizin tam tersine gök gürültüleri, çakan şimşekler ve yağmur ıslaklığı ile uyanabiliriz sabaha. 

Öyle beklenmedik bir hava değişikliğidir ki, uyanır uyanmaz karşımıza aniden çıkan, o günkü planlarımız hatta hayatımız kendi kontrolümüzün dışında tamamen yön değiştirir. 

Şaşar kalırız bir gün önce ki içimizi ısıtan havanın bugün nasıl titrettiğine...

17 Mart 2015 Salı

MÜREKKEP, KALEM VE KAĞIT BULUŞMASI...

Heyooo ben geldiiiiim. :)
Birazdan ofisten çıkacam kursa yetişmem gerekiyor. :) Onun için hızlı hızlı yazmam gerekecek. Kelime hatalarım olursa şimdiden kusuruma bakmayın. :)
Yetişmem gerekiyor derken hiç de bıkkınlık durumu falan yok yanlış anlaşılmasın ;) Büyük bir zevkle gidiyorum. :) 
Önceden de söylemiştim kaligrafi kursuna başladım diye. Kursumun, hocamın ve kurs arkadaşlarımında çok iyi olduğunu söylemiştim demi ;)
Aaa bişeyi söylemedim. Herkes kurs hocamın hattat ve kaligraf olduğunu öğrenince şöyle kelli felli bir adam bekliyor. Faceden ya da instagramdan soranlara gösterdiğim zaman şok geçiriyorlar genç olduğunu görünce. Hala özellikle hüsn-ü hat sanatının artık sadece yaşı ilerlemiş insanlardan yapıldığı kanısını taşıyan biçok insan var. :( 
Allah'ın izni ile kaligrafiyi hakkı ile bir öğreneyim ondan sonra hat kursuna da başlayacağım yine aynı hocadan ders alacağım. Ama önce elimin kırılması lazım değilse hat'da çok zorlanırım. 
Neyse yukardaki yazıyı biraz önce yazdım. Birazdan da kursta hocaya kontrol ettireceğim. Bakalım beğenecek mi? :)
Hadi ben uçtuuuuuum :) 

14 Mart 2015 Cumartesi

SARI GRİ...

Sarı gri gökyüzü...
Hani yağmur yağacak, 
Ama güneş de aslında ben bi yere gitmedim burdayım diyor gibi...
Üşümeyeceğini düşündüğün ama iliklerine kadar donduğun bir gün...
Güneşin sarısına aldanıp, gri bulutların üzerimize hücum ettiğini göremezsin ya...
İşte tam da öyleyim... 
SARI GRİ...

10 Mart 2015 Salı

YAZI YAZMA SANATI... :)

Ruhumu okşuyor sözcükler. Sanki bıraksalar ne kitaplar, ne senaryolar yazacağım. :) Hahaaa buna kendim bile inanmadım :) 
Sessiz kalmaktan kaçıran, duygusuzluktan kurtaran, kendimi olduğum yerden çok daha iyi bir yerde hissetmemi sağlayan harfleri kullanıyorum. Fakat ilkokul 1'de öğrendiğim harflerin beni bu kadar sıradanlıktan kurtaracağımı hiç bilmiyordum.
Yazmak herkesçe var olan bir beceri ya da kimisi için yetenekten çok, yazıyor ve rahatlıyor olmak. Ben öncelikle böyle başladım. Küçük uğraşlarım, alfabeyi sevmekle başladı. Derste yazı yazmaktan mutlu olan bir çocuktum. Daha küçücük yaşta “kompozisyon verse hoca da bir şeyler yazsam” diye içten içe heyecanlanırdım. Kompozisyonlerım hep iyi not almıştır :)
Kendi kendime hep yazardım. Bi defterim vardı içimi döktüğüm. Sonra bi gün o defteri çok meraklı kuzenim bulmuş tek tek okumuş. :( Sonra uzun bir süre yazmadım. Küstüm galiba. Ama yazmamak bana iyi gelmedi. Blogu keşfettim. Blogda ilk Deep'imi tanıdım. Bana sağolsun ilk zamanlarda bu blogun teknik bazı şeylerini bilmemden oluşan sıkıntılarıma yardım etti. Ben blog dünyasını onunla tanıdım. Sonra bi sürü arkadaşım oldu. Çok güzel ablalar, kardeşler, arkadaşlar tanıdım. Onlar iyi ki varlar. İyi ki onlar da yazıyorlar. Yazarak anlaşmak başka bişey çünkü. bunu ancak derdini sevincini en iyi yazarak anlatanlar anlar :)
Öyle işte bi an içimden bunlar geliverdi bende çiziktiriverdim. :D

9 Mart 2015 Pazartesi

GÜZ...

Dört mevsimi aynı anda yaşıyor gibiyim...
Ama en çok güz  hissedilir oldu içimde... 
Onunla  evvelden arkadaştık...
Belki de ondan kadim dost oldu bana..

SÜKUT...

Konuşmak, yazmak, anlatmak istiyorum.
İstiyorum ama başladığımda dilim lal, elim yazmaz oluyor.
Korkunun dibine vuruyorum. 
Korkuyorum hem de o kadar çok korkuyorum ki, belli etmemek için etrafa gülücükler saçarak dolaşıyorum.
Sonra...
Sonra tam cesaretimi toplarken vazgeçiyorum.
Konuşsam istediğim gibi konuşamayacağım derdimi anlatamayacağım, yazsam bu aralar kalemim elime dolanıyor, anlatsam her şeyi olduğu gibi anlatamayacağım...
Onun için daha çok susuyorum. 
Sustukça daha çok konuşmak, yazmak, anlatmak istiyorum ama korkumu yenemeyip en sonunda çareyi sükutta buluyorum...




KADINLAR GÜNÜ MÜ, O DA NE OLA Kİ?...

Nerden nasıl başlasam ki...
Başlayımda bakalım nasıl gidecek...

Bu hafta pek de güzel şeyler yaşamadım açıkçası. İşle alakalı problemler oldu. Onları Allah'ın izni ile hallederim. Ama bu cuma yaşadıklarım. Bu başka bişey yaa. Erkeklerin kafa yapılarını, düşüncelerini çözemiyorum. Cuma öğleden sonra telefonum çaldı. Okulu ilk bitirdiğim zamanlar 6 ay kadar çalıştığım bir yer vardı. Orada çalışan bi abi vardı. Yani ben onu öyle görüyordum. ABİ. Arada sırada beni aradı. Nasılsın diye. Ben oradan ayrılalı 3 sene oldu. Benle konuştu. Hal hatır sordu. Sonra evlenmeyi düşünmüyor musun dedi. Bende henüz düşünmüyorum abi dedim. Neyse sonra telefonu kapattım. Telefondan bi on dakika sonra mesaj geldi. Söylemeyeyim dedim ama kalbime söz geçiremedim seni seviyorum diye mesaj atmış. Anlamadım, dondum kaldım. Herhalde yanlış oldu dedim,öyle olmasını istedim ve aradım. Abi bana bi mesaj geldi yanlış oldu sanırım dedim. Hayır yanlış değil. Ben seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum artık söylemek istedim dedi. Benim başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben bu adama abi dedim ya abi. Evli barklı, çoluklu çocuklu adam. Beni bir daha sakın arama eğer ararsan bunu senin burnundan fitil fitil getiririm. ben seni adam sanmıştım ama sende adamlığın a'sı bile yokmuş dedim ve telefonu kapattım. Uzun bi süre kendime gelemedim. 

Kaç gündür kendime gelemedim. Düşünüyorum,düşünüyorum olmuyor. Ben erkek ağırlıklı ortamlarda çalışmamdan kaynaklı her daim mesafeli olurum. Kesinlikle rahat bir tavır sergilemem. Bu adam neden böyle düşündü anlayabilmiş değilim.
Annemi bi lafı vardır. Şimdi çok haklı olduğunu gördüm. Erkeklere bu benim abim yaşında, babam yaşında demeyeceksin onlar farklı düşünür diye çok doğruymuş.
Ağladım, sessiz sessiz ağladım, annemlere anlatamadım sinirimi onlarla kavga ederek çıkarmaya çalıştım...
Allah'ım sen bana yardım et. Sözde kadınlar günü demi. Nerdeeee. Taciz, tecavüz, dayak.... Bi dolu şey. Kutlayın bakalım kutlayabilirseniz... :(

3 Mart 2015 Salı

HANGİSİNDEN BAŞLASAM Kİİİİİİ...

Bu günlerde hep içimden konuşuyorum ya da kendimi, kendi kendime konuşurken buluyorum bunun sebebi ne olsa ki ? Deliriyor muyum acaba? :) Şaka bi yana kafam çok dolu onu mu yapsam önce yoksa bunu mu yapsam diye düşünüyorum ya da onu mu desem bunu mu desem ya da onu mu yazsam güzel olur bunu mu yazsam güzel olur diye düşünüyorum (kaligrafi kursuna başlayınca internette güzel kısa cümleler arayışına girmiş bulunmaktayım, sizin tavsiyeniz olan güzel sözleri alabilirim güzel yazmaya başlayınca da buraya koyarım belki fotoları)

Kafam o kadar dolu ki kursta düzgün bi şekilde yazıyı yazmaya çalışırken yazının örneği de önümde olmasına rağmen kelimeleri yanlış yazıyorum düşünün artık halimi :)

Aaa kurs demişken iyi ki başlamışım pazartesi ve salı akşamları 3 saat ne zaman geçiyor hiiiiç anlamıyorum :) Kurs yeri eve oldukça uzak ama hiiiç üşenmiyorum gidip gelmesine :) Keşke her gün olsa valla :)

Öyle işte. Daha başka başka şeyler var da bu kafa karışıklığının üstüne bi de onları dillendirmeye başlarsam error verecem :)

Bu arada canım biricik abloşumm SESSİZ PRENSESİM rahatsızlanmış. Ona buradan da çok çok çok geçmiş olsun diyorum ablacım. Kendine dikkat et olur mu :) Öpüldünnnnn :)

23 Şubat 2015 Pazartesi

REÇELİNE REÇELİNE REÇELİNE BANDIM HEMEN BULURUM SANDIM, ÇOK ARADIM DA ALDIM!!! :)

Eveeeet aynen başlıkta dediğim gibi oldu. Nasıl mı? Hazır mısınız anlatmaya başlıyorum :)

Geçtiğimiz cumartesi günü annemin akraba oturması vardı. Normalde oturduğu grup annemle birlikte 8 kişi. Amaaaaa bu oturma bizde olduğu zaman her daim olduğu gibi gelecek kişi sayısı arttı da arttı. 

Öncelikle oturmadan önceki olanları anlatayım. :) Annem oturmasının olduğu günden yaklaşık olarak bir hafta önce bana bu cuma BİM'e portakal reçeli gelecekmiş. Tuba'ya söyle (Tuba bizim evin yanında bulunan BİM'de çalışan ve bizim hoş sohbetimiz olan kız) reçel hemen biter bana iki şişe portakal reçeli ayırsın dedi. Ben bi kaç gün denk gelmedi ve BİM'e gitmedim. Sonra perşembe günü gittiğimde ise Tuba markette yoktu. 

Neyse cuma sabahı annem erkenden kalktı. Ben işe giderken benimle evden çıktı ve BİM'e gitti. Orada portakal reçeli bitmiş. Tuba bize yakın başka bi şubeyi aramış. Orada iki tane kalmış. Ayırmasını söylemiş annem oraya gitmiş. Ama çocuk telefonla konuşurken başka bir kadın o iki şişeyi almış bile. sonra annem biraz daha uzak olan üçüncü bir Bim'e gitmiş ama oradan da eli boş dönmüş.

Sonraaaaaaa. Eve gelince bir hışımla beni aradı. Sana o kadar dedim. Tuba'ya ayırmasını söyle diye. Önemsemedin diye bi ton kızdı bana. Sonra o gün kardeşim ve benim göz doktorunda randevumuz vardı. Oradan çıkışta Konya'nın biraz sıkıntılı bir yeri olan Doğanlar var. Genellikle evle karakol arasında mekik dokuyan kişilerin yaşadığı bi,r yer. Nasıl bi yer olduğunu siz anladınız. :) Oradaki BİM'de vardır diye düşündüm. Bir adam benim önümden bir ayva birde portakal reçeli aldı. ama hayııır diyordum ki. son bi tane portakal reçeli kaldığını gördüm. Onu hemen kaptım. :) Sonra kasada o adam yine önümdeydi. Köfte, ayva reçeli, portakal reçeli ve ekmek almış. Belki yanlış bişey ama ben içimden dua ediyorum. Allah'ım parası çıkışmasın da portakal reçelini bıraksın diye. (Çünkü annem iki tane istemişti)  Anaaa evet adamın parası çıkışmadı. Ben hala duaya devam ediyorum. :) Adam önce ekmeği bıraktı. Parası yine çıkışmadı. Reçelin birini bıraktı. Bilin bakalım hangisi......
AYVAAAAAA!!! :(

Neyse oradan çıktım. Bi şişe daha bulmam gerekiyor diye dolmuşa bindim. Dolmuşun son durağı olan Meram son durağa kadar gittim ama yol güzergahı üzerinde hiç BİM yok. :( 

Ama artık çıldırmaya az kaldı doktorum nerde modundaydım. :) Annemi aradım ben 1 tane buldum. Dolanmayacağım artık dedim. Bulduğuma bir sevindi bir sevindi anlatamam. :) Sonra yine marketten bi dolu sipariş verdi pasta börekler için. Onları da aldım eve gittim. Hemen mutfağa girdim ve pasta, börek, poaça kek, portakal reçelli kurabiye yaptım. ama öyle az buz bişey değil haaa bütün hepsinden iki ölçü yaptım. Yani çokluğunu anlamanız için söyleyim en son saydığım poaçalar 75 taneydi. !!!

Neyse bütün gün koşturunca ben o akşam yorgunluktan sızıp kalmışım. Ertesi gün büyük gün cumartesi!!! Erkenden evi sil süpür hazırlanacak diğer şeyleri de ayarladım ve artık ben gidiyorum dedim va kçtım evden. Ofiste pek bi işim yoktu ama yeter artık dedim ve kaçtım. Hemen zaten teyzemin komşusu görücüye gelecekmiş bana. Hıhhhhh. Kaçarım tabisi de. :) O görücü işi ise başka bir postun konusu değilse burada sayfalarca yazarım. :) 

Akşama kadar oturdum ofiste. Bikaç işim vardı onları hallettim. Bilin bakalım annemin 8 kişilik oturmasına bize kaç kişi gelmiş. Hazır mısınız söylüyorum. 30!!!

Evet tam tamına 30 kişi. Neyse atlattık bitti gitti. Tabi misafirler gittikten sonraki evi temizlemek ise ayrı bir konu. :(
Bende son durum;
YORGUNUM DOSTLARIM YORGUNUM YORGUN...

19 Şubat 2015 Perşembe

UYANMAK İSTEMEMİŞTİM Kİ BEN...


Elimi sımsıkı tutmuştu. Gün boyu el ele dolaşmıştık koca şehri. Herkese benim onun olduğumu anlatırcasına tutuyordu ellerimi sımsıkı. Ama acıtmıyordu ellerimi o sıkı tutuşu. Aksine bana güven ve huzur veriyordu. O kadar huzurluydum ki...
SONRA...
Sonra ne mi oldu? Sonra telefonun mesaj zilinin sesine uyandım. Bir hemcinsimin canımı acıtan bir mesajını okudum...
HAYIR...
Bu kadar güzel ve gerçek gibi olan sadece bir rüyadan ibaret olamazdı. Olmamalıydı...
Ben geri dönmek istiyordum rüyama. Uyanır uyanmaz mutsuz olduğum bir gerçeği değil mutlu ve huzurlu olduğum bir rüyayı yaşamak istiyordum galiba...

12 Şubat 2015 Perşembe

KURSTAYIM.... :)


Hu huuuuu ben geldim :)
Atarlı, sinirli, kaşlarım çatık vaziyette geçen günleri geride bıraktım. Yani herhalde, galiba, sanırsam :)
Bundan önceki yazımı çok kötü bir haleti ruhiye ile yazmıştım. Sanki göğüs kafesime bişey oturmuş ve kalkmıyordu. Nefesi bile zor alıyordum. Neyse o durumlar geçti inşaallah. :)
Uzuun zamandır gitmek istediğim ama önceki iş yerimdeki tempodan ve çalışma saatlerinden dolayı bi türlü gidemediğim iki kurs vardı. Biri kaligrafi diğeri ise hüsn-ü hat. İlk önce kaligrafi kursuna kaydoldum. Hat kursuna inşaallah kaligrafiyi biraz ilerlettikten sonra gitmeyi planlıyorum. Sonuçta kaligrafi ile hüsn-ü hatt'tın zorluk derecesi kıyaslanamaz. Yani En azından kaligrafide harfler latince :)
Kurs bu hafta başladı. Pazartersi ve salı akşamları akşam 6'dan 9'a kadar. 3 saatlik kurs sanki yarım saat gibi geldi bana. :) Kurstaki grup çok güzel. En küçüğü üniversite birinci sınıf olan ve 65 yaş aralığında değişen bir grup. Çok güzel insanlarla tanıştım. Bu iş temposundan sonra valla ilaç gibi geldi bana. :) 
Hocamıza gelirsek. Hocamız çok başarılı bir Hüsn-ü Hat sanatçısı. Üniversitede güzel sanatlar okumuş. Kurstaki kaligrafi ve hat derslerini hep hocamız veriyor. Yaşı daha çok genç ama ben çalışmalarına bayıldım. Yukardaki fotoda onun bir çalışması. Çalışmasının adı İstanbul'muş.  
Ben sabırsız ve öğrenmeyi çok istediğimden dolayı hemen gittim metal kaligrafi kalemi aldım. Bayağı bir para bayıldım o ayrı :) Ama kalemden mürekkep gelmedi. Hocama facebooktan mesaj attım sağolsun hemen cevap verdi. Çok yardımcı oldu. Sadece ders saatlerinde gösteririm gibi bir düşüncesi yok. Bana çalışmalarımı göstermek için pazartesiyi beklemek istemezsem mesajla gönderebileceğimi söyledi. Valla ben hocama bayıldım. :)
İşte öyle. Şimdi ne zaman bir boşluk bulursam yazı işine çalışıyorum. :)
Benden bu kadar. Ben biraz daha çalışayım :)

4 Şubat 2015 Çarşamba

YALNIZMIŞIM...

Fedakarlıklar... İnsanlara karşı alttan almalar hep suistimal ediliyor. Bu annen, baban, kardeşin, arkadaşın yada sevdiğin kişi olsun sonuç değişmiyor. Sana neyin var yada iyi misin diye kimse sormuyor. Yanız bir başına bi köşede ağlıyorsun. Yine kimse yok. 
Hayatımızdaki ilk ve son aslında bize hayatımızı anlatıyor da maalesef biz anlayamıyoruz en azından ben şimdiye kadar anlayamamışım.
Doğarken yalnız geliyoruz, ölürken yalnız gidiyoruz. Hep yalnızız şimdi niye yalnızlığımdan şikayet ediyorum ki...
Sezen şarkıda ne güzel demiş işte öyle... Vazgeçtim...

28 Ocak 2015 Çarşamba

6 SÜPER KAHRAMAN'A GİTTİM Kİ BEEEEN :)


Huhuuuuuuu :) Nasılsınız okurcumlarım :) Yaaa ben işlerin bi anda böyle yoğunlaşacağını hiiiç tahmin etmemiştim kiiii :) Ama olsuuun böyle devam etsin inşaallah :)
Neyse sabahtan beri devam eden proje hazırlama girişimlerimden sonra accık da blogda dolanayım bişeyler çızıktırayım dimi ama :)
Başlıyorum :)
Pazar günü öğeye doğru kalktım annemin tüm bağırmalarına, telefonla taciz etmelerine aldırmadım kalkmadım o yataktan valla :) (bizim ev iki katlı olduğu için annem bir süre sonra sıkıldı artık biz bi sürü kardeş olunca evin üst katı yatakhane gibi her odadan insan çıkıyor, annemde artık bizi teefonla taciz ederek uyandırıyor, eğer uyanmazsak son çare başımızda bitiyor :) )
Neyse işte öğleye doğu kalktım. Kahvaltıydı, evin temizliğiydi derken ikindin oldu.  (valla kendi evim olduğu zaman kesinlikle büyük ev istemiyorum yaaa ömrüm bu koca evi temizlemekle geçti )
Kızlar bugün sinemaya gidelim mi dediler. Av ahalisi olarak sinemaya gitmeye karar verdik. Teyzemlere, eniştemlere de haber verdik. Amaaa bizimkiler benim arkadaşla gittiğim filme gitmeye karar verdiler. :( Mucizeye. Eeee bana da bizim ufaklıkla animasyon filmine gitmek düştü :) İlk başta sıkılacağımı düşündüm ama film çok güzeldi. her ne kadar başındaki tanıtım ve reklamlar nerdeyse yarım saat sürsede çok güzel bir animasyondu. :) Filmimiz 6 Süper Kahraman :) Çocuğunuz, kardeşiniz, yeğeniniz varsa ya da yoksa bile kesin gidin ya ben çok sevdim. Tombik Sağlık Robotu Baymax benim favorim :) Boş olur zannettiğim sinema salonu tıklım tıkıştı valla :)Bizim ufaklık sinema mısır keyfinden sonra bi de eğlence merkezine gitmek istedi. Hadiii oraya da gittik. sinem çıkışı teyzemler aya gittik, eve geldik falan derken anaaaa saat bir olmuştu. 
Valla çok yoruldum beee. Daha o yorgunluğu atamadım ben :)
Öyle işte. Bi de o yoğun pazarın üstüne yoğun bir iş yoğunluğu vallaha hırşım çıktı yaaa :)
Neyse öptüm hadi görüşürüz yine :)
 



26 Ocak 2015 Pazartesi

UMUT HER ZAMAN VARDIR...



Umudumu asla kaybetmem ki...
Görecem, görecek, göreceksin, hep birlikte göreceğiz kiiiii...
Artık bir zaman sonra çalışmalarımız meyvesini verecek, ettiğimiz duaların kabul zamanı gelmiş olacak...
Bakacağız geriye, aslında o karamsarlığa kapıldığın anda şu anki durumun ne kadar da uzak görünmüştü demi. 
Bu sıkıntıları, bu zorlukları nasıl atlattım diye soracağız kendimize.
Nasıl mı ben cevabını vereyim. Eğer umudunu ve hayal kurma gücünü kaybetmezsen eninde sonunda ulaşıyorsun...
Veee son bişey daha var hayatımızdan sevgi eksik olmasın...

(Sevgi kelebeği mi oldum ben neee :) )

5 Ocak 2015 Pazartesi

GİDESİM VAR...


İçimdeki şehrin sokakları kalabalıklaştıkça benim yalnızlığım çoğaldı bu sıralar. 
O sokaklardaki çığlık çığlığa kalabalığın sesini kulağımdan söküp atıp, kendimi sessiz sedasız yollara atasım var. 
Sadece kendimi, sesi çıkmaz olan iç sesimi dinleyesim, kimsenin olmadığı sobasında odunların çatırdağı bir evde öylece oturasım var...
Sobanın üstünde demlenen çay eşliğinde dünyadan kopuk halde kitap okuyasım, bişeyler karalayasım var... 
Yanıma bir tomar kağıt, birkaç kalem, çokça kitap ve kendimi de alıp buralardan gidesim var...