19 Mart 2015 Perşembe

HAYAT...

Bütün bir gece boyunca  çayımızı yudumlarken, cam kenarında birinin eve dönmesini beklerken ya da yattığımız yerden gökyüzünü milyarca yıldızın süslediği, dolunayın değişik duygularla yüreğimizi doldurduğu gecelerde ertesi sabah gün ışımaya başladığında yenilenecek, beklentilerimize kavuşacağımızın sinyalleri olan ilk güneş ışınlarının umuduyla gireriz yatağımıza.

Beklentilerimizin umudu, bizi yeni güne başlarken cesaretlendirir. Ama gece ne kadar bulutsuz olsa da hayallerimizin tam tersine gök gürültüleri, çakan şimşekler ve yağmur ıslaklığı ile uyanabiliriz sabaha. 

Öyle beklenmedik bir hava değişikliğidir ki, uyanır uyanmaz karşımıza aniden çıkan, o günkü planlarımız hatta hayatımız kendi kontrolümüzün dışında tamamen yön değiştirir. 

Şaşar kalırız bir gün önce ki içimizi ısıtan havanın bugün nasıl titrettiğine...

17 Mart 2015 Salı

MÜREKKEP, KALEM VE KAĞIT BULUŞMASI...

Heyooo ben geldiiiiim. :)
Birazdan ofisten çıkacam kursa yetişmem gerekiyor. :) Onun için hızlı hızlı yazmam gerekecek. Kelime hatalarım olursa şimdiden kusuruma bakmayın. :)
Yetişmem gerekiyor derken hiç de bıkkınlık durumu falan yok yanlış anlaşılmasın ;) Büyük bir zevkle gidiyorum. :) 
Önceden de söylemiştim kaligrafi kursuna başladım diye. Kursumun, hocamın ve kurs arkadaşlarımında çok iyi olduğunu söylemiştim demi ;)
Aaa bişeyi söylemedim. Herkes kurs hocamın hattat ve kaligraf olduğunu öğrenince şöyle kelli felli bir adam bekliyor. Faceden ya da instagramdan soranlara gösterdiğim zaman şok geçiriyorlar genç olduğunu görünce. Hala özellikle hüsn-ü hat sanatının artık sadece yaşı ilerlemiş insanlardan yapıldığı kanısını taşıyan biçok insan var. :( 
Allah'ın izni ile kaligrafiyi hakkı ile bir öğreneyim ondan sonra hat kursuna da başlayacağım yine aynı hocadan ders alacağım. Ama önce elimin kırılması lazım değilse hat'da çok zorlanırım. 
Neyse yukardaki yazıyı biraz önce yazdım. Birazdan da kursta hocaya kontrol ettireceğim. Bakalım beğenecek mi? :)
Hadi ben uçtuuuuuum :) 

14 Mart 2015 Cumartesi

SARI GRİ...

Sarı gri gökyüzü...
Hani yağmur yağacak, 
Ama güneş de aslında ben bi yere gitmedim burdayım diyor gibi...
Üşümeyeceğini düşündüğün ama iliklerine kadar donduğun bir gün...
Güneşin sarısına aldanıp, gri bulutların üzerimize hücum ettiğini göremezsin ya...
İşte tam da öyleyim... 
SARI GRİ...

10 Mart 2015 Salı

YAZI YAZMA SANATI... :)

Ruhumu okşuyor sözcükler. Sanki bıraksalar ne kitaplar, ne senaryolar yazacağım. :) Hahaaa buna kendim bile inanmadım :) 
Sessiz kalmaktan kaçıran, duygusuzluktan kurtaran, kendimi olduğum yerden çok daha iyi bir yerde hissetmemi sağlayan harfleri kullanıyorum. Fakat ilkokul 1'de öğrendiğim harflerin beni bu kadar sıradanlıktan kurtaracağımı hiç bilmiyordum.
Yazmak herkesçe var olan bir beceri ya da kimisi için yetenekten çok, yazıyor ve rahatlıyor olmak. Ben öncelikle böyle başladım. Küçük uğraşlarım, alfabeyi sevmekle başladı. Derste yazı yazmaktan mutlu olan bir çocuktum. Daha küçücük yaşta “kompozisyon verse hoca da bir şeyler yazsam” diye içten içe heyecanlanırdım. Kompozisyonlerım hep iyi not almıştır :)
Kendi kendime hep yazardım. Bi defterim vardı içimi döktüğüm. Sonra bi gün o defteri çok meraklı kuzenim bulmuş tek tek okumuş. :( Sonra uzun bir süre yazmadım. Küstüm galiba. Ama yazmamak bana iyi gelmedi. Blogu keşfettim. Blogda ilk Deep'imi tanıdım. Bana sağolsun ilk zamanlarda bu blogun teknik bazı şeylerini bilmemden oluşan sıkıntılarıma yardım etti. Ben blog dünyasını onunla tanıdım. Sonra bi sürü arkadaşım oldu. Çok güzel ablalar, kardeşler, arkadaşlar tanıdım. Onlar iyi ki varlar. İyi ki onlar da yazıyorlar. Yazarak anlaşmak başka bişey çünkü. bunu ancak derdini sevincini en iyi yazarak anlatanlar anlar :)
Öyle işte bi an içimden bunlar geliverdi bende çiziktiriverdim. :D

9 Mart 2015 Pazartesi

GÜZ...

Dört mevsimi aynı anda yaşıyor gibiyim...
Ama en çok güz  hissedilir oldu içimde... 
Onunla  evvelden arkadaştık...
Belki de ondan kadim dost oldu bana..

SÜKUT...

Konuşmak, yazmak, anlatmak istiyorum.
İstiyorum ama başladığımda dilim lal, elim yazmaz oluyor.
Korkunun dibine vuruyorum. 
Korkuyorum hem de o kadar çok korkuyorum ki, belli etmemek için etrafa gülücükler saçarak dolaşıyorum.
Sonra...
Sonra tam cesaretimi toplarken vazgeçiyorum.
Konuşsam istediğim gibi konuşamayacağım derdimi anlatamayacağım, yazsam bu aralar kalemim elime dolanıyor, anlatsam her şeyi olduğu gibi anlatamayacağım...
Onun için daha çok susuyorum. 
Sustukça daha çok konuşmak, yazmak, anlatmak istiyorum ama korkumu yenemeyip en sonunda çareyi sükutta buluyorum...




KADINLAR GÜNÜ MÜ, O DA NE OLA Kİ?...

Nerden nasıl başlasam ki...
Başlayımda bakalım nasıl gidecek...

Bu hafta pek de güzel şeyler yaşamadım açıkçası. İşle alakalı problemler oldu. Onları Allah'ın izni ile hallederim. Ama bu cuma yaşadıklarım. Bu başka bişey yaa. Erkeklerin kafa yapılarını, düşüncelerini çözemiyorum. Cuma öğleden sonra telefonum çaldı. Okulu ilk bitirdiğim zamanlar 6 ay kadar çalıştığım bir yer vardı. Orada çalışan bi abi vardı. Yani ben onu öyle görüyordum. ABİ. Arada sırada beni aradı. Nasılsın diye. Ben oradan ayrılalı 3 sene oldu. Benle konuştu. Hal hatır sordu. Sonra evlenmeyi düşünmüyor musun dedi. Bende henüz düşünmüyorum abi dedim. Neyse sonra telefonu kapattım. Telefondan bi on dakika sonra mesaj geldi. Söylemeyeyim dedim ama kalbime söz geçiremedim seni seviyorum diye mesaj atmış. Anlamadım, dondum kaldım. Herhalde yanlış oldu dedim,öyle olmasını istedim ve aradım. Abi bana bi mesaj geldi yanlış oldu sanırım dedim. Hayır yanlış değil. Ben seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum artık söylemek istedim dedi. Benim başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben bu adama abi dedim ya abi. Evli barklı, çoluklu çocuklu adam. Beni bir daha sakın arama eğer ararsan bunu senin burnundan fitil fitil getiririm. ben seni adam sanmıştım ama sende adamlığın a'sı bile yokmuş dedim ve telefonu kapattım. Uzun bi süre kendime gelemedim. 

Kaç gündür kendime gelemedim. Düşünüyorum,düşünüyorum olmuyor. Ben erkek ağırlıklı ortamlarda çalışmamdan kaynaklı her daim mesafeli olurum. Kesinlikle rahat bir tavır sergilemem. Bu adam neden böyle düşündü anlayabilmiş değilim.
Annemi bi lafı vardır. Şimdi çok haklı olduğunu gördüm. Erkeklere bu benim abim yaşında, babam yaşında demeyeceksin onlar farklı düşünür diye çok doğruymuş.
Ağladım, sessiz sessiz ağladım, annemlere anlatamadım sinirimi onlarla kavga ederek çıkarmaya çalıştım...
Allah'ım sen bana yardım et. Sözde kadınlar günü demi. Nerdeeee. Taciz, tecavüz, dayak.... Bi dolu şey. Kutlayın bakalım kutlayabilirseniz... :(

3 Mart 2015 Salı

HANGİSİNDEN BAŞLASAM Kİİİİİİ...

Bu günlerde hep içimden konuşuyorum ya da kendimi, kendi kendime konuşurken buluyorum bunun sebebi ne olsa ki ? Deliriyor muyum acaba? :) Şaka bi yana kafam çok dolu onu mu yapsam önce yoksa bunu mu yapsam diye düşünüyorum ya da onu mu desem bunu mu desem ya da onu mu yazsam güzel olur bunu mu yazsam güzel olur diye düşünüyorum (kaligrafi kursuna başlayınca internette güzel kısa cümleler arayışına girmiş bulunmaktayım, sizin tavsiyeniz olan güzel sözleri alabilirim güzel yazmaya başlayınca da buraya koyarım belki fotoları)

Kafam o kadar dolu ki kursta düzgün bi şekilde yazıyı yazmaya çalışırken yazının örneği de önümde olmasına rağmen kelimeleri yanlış yazıyorum düşünün artık halimi :)

Aaa kurs demişken iyi ki başlamışım pazartesi ve salı akşamları 3 saat ne zaman geçiyor hiiiiç anlamıyorum :) Kurs yeri eve oldukça uzak ama hiiiç üşenmiyorum gidip gelmesine :) Keşke her gün olsa valla :)

Öyle işte. Daha başka başka şeyler var da bu kafa karışıklığının üstüne bi de onları dillendirmeye başlarsam error verecem :)

Bu arada canım biricik abloşumm SESSİZ PRENSESİM rahatsızlanmış. Ona buradan da çok çok çok geçmiş olsun diyorum ablacım. Kendine dikkat et olur mu :) Öpüldünnnnn :)