Kalbinin atış sesleri dışarı duyuluyor muydu acaba? ''Yok ya duyulmuyordur o kadar da değildir'' diye düşündü. Bugün onun için, onlar için çok önemli bir gündü. Küçüğünün, ona baharı getiren bitanesinin kapısının önündeydi. Ailesi ile tanışacaktı. ''İnşaallah güzel bir tanışma olur, zaten bizimkiler sorun olacak inşaallah Nevbahar'ın ailesi ile sorun yaşamayız'' dedi.
Murat kapının önünde heyecanını yenmeye çalışırken, kapının diğer tarafında bir telaşedir gidiyordu. Nevbahar'ın babası Yılmaz Bey, gazetesini okuyordu. Daha doğrusu öyle görünüyordu. Okur gibi yapıyordu ama aklından bin türlü düşünce geçiyordu. Bu gelecek olan çocuk nasıl biri acaba diye düşünüp duruyordu. Ali ve Zeynep, Murat'ı uzun uzun anlatmışlardı ama olsun o kız babasıydı kendi görmeden, tanışmadan onunla konuşmadan içi rahat etmeyecekti.
Nevbahar'ın annesi Nevin Hanım ise yatak odasında yatağının üstüne oturmuş ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Ne çabuk büyümüştü bu kız böyle. Minicik kızı ne zaman annesi ve babası ile erkek arkadaşını tanıştıracak kadar büyümüştü. O gelmeden önce nasıl da gri bir hayatları vardı. O evlerine renkleri getirmişti. İlk baharı getirmişti. Adını onun için Nevbahar koymuşlardı. Onu kucağına aldığı ilk anı hatırladı. O zaman anlamıştı hayatın anlamını, anne olduğu zaman. ''Ama anne olmak için illaki de doğurmak gerekmiyor ki'' diye düşündü. ''Amaaaan nerden aklıma geldi şimdi bu'' diye düşündü. ''Annnneee kapı çalıyor hadi gel'' diyordu Nevbahar şen şakrak bi sesle. Aklına gelen eskileri tekrar eskilere gönderdi Nevin Hanım. ''Geliyorum kızım geliyorum'' dedi.
Zili çalmıştı. Ama daha heyecanını yenememişti ki. Parmaklarına hakim olamamıştı Murat. Bir anda zilin çalması ile irkildi. Daha önce hiç böyle olduğunu hatırlamıyordu. Nevbahar çalan kapıyı açtı. İşte o zaman Murat'ın kalbi daha da bir hızla atmaya başladı. Bu küçük kız aklını başından alıyordu. Onu öyle kapının önünde görünce uzun zamandır o güzel yüzünü görmediğini hatırladı. Ne kadar da çok özlemiş meğer. Çok özlediğini biliyordu ama bu kadar olduğunu bilmiyordu. Bıraksalar şimdi hayatının baharına sımsıkı sarılır bi daha da bırakmazdı onu. Ama olmazdı. Anne ve babası ile tanışacaktı en azından ona sarılmak için biraz olsun beklemesi gerekecekti.
Nevbahar kapıyı açınca kalbi yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. Bu adamı çok seviyordu. O da aynı Murat gibi düşünüyordu. Ona sımsıkı sarılmak ve hiç bırakmamak. Ama anne ve babasının yanında olduğu aklına geldi ve vazgeçti.
Murat, Nevbahar, Ali ve Zeynep'le selamlaştıktan sonra salona geçti. Önce Nevin Hanım'ın elini öptü sonra Yılmaz Bey'in önüne geldi. Murat uzun, yapılı bir adamdı ama Yılmaz Bey'in karşısında kendini küçücük hissetti bir an. Onun da elini öptü. Ama Yılmaz Bey hiç bişey demeden Murat'a oturacağı yeri gösterdi. Nevin Hanım'da, Yılmaz Bey'de ilk bakışta Murat'ı çok beğendiler. Özellikle gelip ellerini öpmesi onları etkilemişti. Şimdilerde büyüklerinin ellerini öpen genç pek kalmamıştı. Nevin Hanım, Murat'ı beğendiğini hemen belli etti ama Yılmaz Bey de Murat'ı beğenmesine rağmen hiç renk vermedi. Ne de olsa kız babasıydı öyle hemen yumuşayıvermek olmazdı, ''Biraz terletelim şu oğlanı'' dedi.
Murat'ın arkasından Ali, Zeynep ve Nevbahar da salona girdi. Nevin Hanım ''Nasılsın oğlum, nasıl geçti yolculuk'' diye sordu. ''İyiyim efendim teşekkür ederim.Yolculuk güzeldi. Araba kullanmayı severim onun için yol hiç sorun olmadı. Siz nasılsınız?'' dedi. ''Bizde iyiyiz oğlum sağol'' dedi. Sohbete Ali, Zeynep ve Nevbahar üçlüsü de dahil oldu. Güzel bir sohbet oluyordu. Ama Nevbahar'ın gözü hep babasındaydı. Neden hiç konuşmuyordu. Nevbahar annesini çok severdi ama babasını bir ayrı severdi. Onun için babasının düşünceleri çok çok önemliydi. Babasının hiç konuşmaması onu korkutmuştu. ''Yoksa babam Murat'tan hoşlanmadı mı?'' diye korkmaya başlamıştı.
Tam Nevbahar'ın aklından bunlar geçerken babası ''Eee genç adam söyle bakalım sen buraya neden geldin?'' dedi. Herkes bir anda şok olmuştu. Murat'ın buraya gelmesinin sebebi belliydi Nevbahar'ın ailesi ile tanışmaktı. Babası neden böyle yapmıştı ki.
Şoku ilk atlatan Murat olmuştu ve Yılmaz Bey'in sorusuna gecikmeden cevap verdi. ''Benim için çok değerli olanın, en çok değer verdiği insanlarla yani sizinle tanışmaya geldim efendim'' dedi. İşte bir cümlesi ile Murat, Yılmaz Beyin gönlünü fethetmişti. Yılmaz Bey geveze insanları sevmezdi. Murat'ın verdiği az ama öz cevap çok hoşuna gitmişti. Günün geri kalan kısmında Murat'la uzun uzun sohbet etti.
Artık Nevbahar'ın keyfine diyecek yoktu. Çok mutluydu. Hayatındaki en değerli iki erkek çok iyi anlaşmıştı. Annesi de mutlulukla onları izliyordu. Nevbahar bu akşam başka ne isterdi ki.
Çok güzel bir hikaye, beni kendine bağladı.
YanıtlaSilMerakla devamını bekliyorum :)
Çok teşekkür ederim. Bu benim ilk hikayem blog arkadaşlarım Siyah Kuğu be bitanem Kartanem'in hikayeleri ile bende ni cesaret başladım inşaallah sonuçlandırabilirim
Silvaaaay muratın ağzı iyi laf yapıyooo.
YanıtlaSil:)
kötü bişi olmucak di mii.
olmasııın.
:)
Evet murat o konuda çok iyi :)
SilBende bilmiyorum deep hikayenin gidişatı nasıl olacak inşallah olmaz :)
Ne güzelmiş senin anlatımın kız :)
YanıtlaSilGerçekten miii
SilÇok teşekkür ederim tolgaaa :)
Çok mutlu oldum yaaa :)
Hafta sonu kahvemi alayım geçeyip kurulayım hikayene :D kendimi daha iyi hissederim o zamana ;)
YanıtlaSilYorumlarını bekliyorum o zaman canım :)
Silinşallah bizim ailelerle tanışma faslımız da murat ile nevbaharınki gibi olur :)
YanıtlaSil9.bölümü istiyorum artık beeen :)