Ne giyeceğine bir türlü karar veremedi. ''Hangi elbisemi giysem? Altına hangi ayakkabıyı giysem? Hangisi ile daha güzel olurum?''diye düşündü. En sonunda ne giyeceğine karar verdi. Normal hayatında hiç topuklu ayakkabı giymezdi ama daha güzel olmak için, zorlanacağını bile bile topuklu ayakkabı giydi. Tam hazırlanmıştı ki zil çaldı. Murat arabanın yanında onu bekliyordu.
Murat apartmanın kapısında Nevbahar'ı görünce nutku tutuldu. Zaten güzel olan Nevbahar periler gibi olmuştu. Tam da o anda ''Allah'ım ne olur bu güzel kızı benim kaderime yaz'' diye dua etti. Nevbahar Murat'ın yanına gelmişti ama Murat hala kendine gelememişti. Sadece ''Çok güzel olmuşsun.'' diyebildi. Nevbahar yine utancından kıpkırmızı oldu ve o da sadece ''Teşekkür ederim'' diyebildi.
Murat çok güzel bir retorantta yer ayırtmıştı. Yemeklerini sipariş ettiler. Ve hala Murat gözlerini Nevbahar'dan alamıyordu. Gündelik hayatlarından konuşmaya başladılar önce, okuldan, hocalardan, arkadaşlardan konuştular. Çok güzel bir sohbet eşliğinde yemeklerini yediler. Restoranttan çıktıklarında dışarda kar yağmaya başlamıştı. Yerler iyice kar olmuştu. Nevbahar çocuklar gibi sevindi. ''Karı çok severim. Arabaya binmesek de yürüyerek gitsek olur mu? Karda yürürken çıkan o kıyır kıyır sesi çok severim.'' dedi. ''Olur tabi ki ama ayağında topuklular var, düşüp bir yerlerini incitirsen?'' dedi Murat. ''O zaman sen de beni tutar benim düşmemi engellersin'' dedi. Der demez de bunu nasıl söylediğine kendi de şaşırdı. Bir anda nasıl cesaretini toplamıştı da söylemişti buna kendi de inanamıyordu.''Tabi ki tutarım ben senin düşmene, incinmene asla izin vermem'' dedi.
Nevbahar kıpkırmızı olmuştu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Onun için yanından geçtikleri bir arabanın üstünde biriken karı aldı ve Murat'a attı. Kar topu Murat'ın kafasına geldi. ''Demek bana kar topu atarsınız küçük hanım al sana kar topu'' dedi ve o da Nevbahar'a kar attı. Nevbahar Murat'ın attığı karlardan kaçarken ayağındaki topuklu ayakkabıdan dolayı ayağı burkuldu ve tam düşüyordu ki Murat onu belinden kavradı. O anda o kadar yaklaşmışlardı ki birbirlerine onlar haricindeki herşeyi unutmuşlardı. Sadece birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Murat Nevbahar'ın yüzüne gelen karları temizledi. Saçlarını düzeltti. ''Yüzün buz gibi olmuş küçük'' dedi. Murat'ın konuşmasıyla kendine gelen Nevbahar ayağının acısını hissetti. Ayağı burkulmuştu ve canı çok yanıyordu. Murat'a bu kadar yaklaşmanın da verdiği sarhoşluktan dolayı ancak hissedebilmişti acısını. Sadece ''Bileğim çok acıyor''diyebildi. ''Hadi arabaya geri dönelim, ayağına bi pansuman yapalım. Eğer yürüyemeyeceksen arabaya kadar seni kucağımda taşıyabilirim'' dedi Murat. ''Teşekkür ederim, kendim yürüyebilirim'' dedi ama ayağının üstüne basar basmaz canı çok yandı. ''Hadi inat etme, yürüyemeyeceksin. Arabaya kadar bayağı var, yürüyemezsin'' dedi Murat. Nevbahar mecburen kabul etti. Murat onu kucağına aldı ve arabaya doğru gitmeye başladı. ''Çok da ağırmışsın'' dedi şakasına gülerek. ''Ya cidden mi?'' dedi üzülerek Nevbahar. ''Şaka şaka ne ağırı, kuş gibisin, biraz yemek ye'' dedi. Ona hiç bu kadar yakın olmadığı için bu kadar güzel koktuğunu da anlayamamıştı Nevbahar. Ömrü boyunca bu kokuyu duyarak uyumayı ve yine bu kokuyu içine çekerek uyanmayı diledi.
Eve geldiklerinde saat epey geç olmuştu. Nevbahar'ı yine kucağında çıkardı eve. Onlar gelinceye kadar Zeynep çoktan uyuyakalmıştı. ''Ayağına bi pansuman yapmak gerekli. Arabamda bi kaç malzeme olacaktı. Halı saha maçlarında arkadaşlar çok sakatlanıyor ben de onun için arabada malzeme bulunduruyorum her zaman, ben onları alıp geleyim arabadan '' dedi.
Malzemelerle yukarı geldiğinde Nevbahar ayağa kalkmaya çalışıyordu ama canı çok acıdığı için kalkamıyordu. Murat, Nevbahar'ın ayağına pansuman yaptı. ''Ayağının üstüne basma bi kaç gün'' dedi. ''Ama yarın elimdeki dikiş için pansumana gidecektim. Ona nasıl gideceğim?'' dedi. ''Senin pansumana gitmene gerek yok ben yarın hastane çıkışında sana gelir, hem elinin hem de ayağının pansumanını yaparım Küçük'' dedi. ''Sana zahmet olmasın'' dedi Nevbahar. ''Seninle ilgili hiç bişey bana zahmet olmaz.'' dedi ve aniden Nevbahar'ın yanağından masum bir şekilde öptü ve Nevbahar'ın tepki vermesine fırsat vermeden evden çıktı. Şaşkınlık ve mutluluk karışımı bir duyguyla Nevbahar'ı tek başına bıraktı.
hepsi çok şeker, isimler de kar topu da pansuman da.
YanıtlaSil:)
:) teşekkür ederim deepim :)
Sil