2 Nisan 2013 Salı

İLKBAHAR'IM... ''BÖLÜM 6''


Bütün gece birbirlerine sarılarak, ele ele tutuşarak oturdular. ''Ben seni çok bekledim, nerde ve kim olduğunu bilmeden bekledim, seni gördüm kalbime bahar geldi, çiçekler tomurcuklandı, bana evet dedin o çiçekler açtı, şu anda benden mutlusu yoktur şu dünyada, ellerimi hiçbir zaman bırakma olur mu gülüm?'' dedi. ''Ben şimdiye kadar hiçbir erkeğin ellerini tutmadım. Kalbim hiç böyle atmadı. Sen de benim ellerimi bırakma ne olur'' dedi Nevbahar.

Zeynep ve Ali, Zeynep'i Ali'nin ailesi ile tanıştırmak için Ankara'ya gitmişlerdi.  Onun için bütün gün yine başbaşa kalmışlardı. Bütün günü el ele, diz dize geçirdiler. Film izlediler, sohbet ettiler.  Ancak akşam acıktıklarının ancak farkına varabildiler. ''Bahar'ım ben çok acıktım, sen acıkmadın mı?"diye sordu. "Bende acıktım.  Ben hemen bişeyler hazırlarım" deyip kalkıyordu ki Murat elinden tuttu. "Sen zahmet etme bitanem, hem ayağının üstüne bikaç gün daha basma, bi pizza söyleyelim, güzel de bir film açarız. Hem pizzamızı yeriz hemde filmimizi izleriz olmaz mı?"dedi. "Sana ellerimle yemek yapmak istiyordum ama"dedi üzgün bir şekilde. "Sen tek başına yapma bitanem ömrüm boyunca birlikte yaparız ama şimdi ayağının üstüne çok basmaman gerekiyor"dedi.

Sipariş ettikleri pizzayı film eşliğinde yediler. Çok güzel bir gün ve devamında çok güzel bir akşam geçirmişlerdi. İkisi de tatlı bir yorgunlukla birbirine sarılarak televizyonun karşısında uyuyakaldılar.

Zeynep ve Ali, Çok güzel geçen bir kaç gün sonunda geri gelmişlerdi. Yol yorgunuydular. Ali, Zeynep'i ve eşyaları eve koyup hemen yurda gidip uyumayı düşünüyordu. Zeynep'te Ali'den farklı düşünmüyordu. Kapıyı açtıklarında içerden televizyonun sesi geliyordu. ''Nevbahar televizyonun karışında uyuyakaldı herhalde'' dedi Zeynep. Salona girdiklerinde ise ikisinin de şimdiye kadar açmakta zorlandıkları göz kapakları  salonda Nevbahar ve Murat'ı sarılmış uyurken görünce sonuna kadar açıldı. İkisi de aralarında bişey olsun istiyorlardı ama bu kadar çabuk olacağını hiç tahmin edememişlerdi.

Zeynep kıkırdamaya başladı. ''Baksana canım ne güzel uyuyorlar. Birbirlerini arayan iki yarımdılar. Şimdi bir bütün olmuşlar'' dedi Zeynep. Onlar aralarında konuşurken Murat ve Nevbahar'da tatlı uykularından uyandılar. Karşılarında Zeynep ve Ali'yi görünce Nevbahar her zamanki gibi yine utançtan kıpkırmızı olmuştu. ''Şey... Şey biz...'' diye kekeledi ama başka bi şey diyemedi. O arada ayağa kalkan Murat Nevbahar'ın o küçüçük elini tuttu ve gayet kendinden emin bir sesle ''Biz birlikteyiz. Bunu sakın gelip geçici bir durum sanmayın. Ben Nevbahar'ı çok seviyorum'' dedi. Murat'ın bu şekilde konuşması Nevbahar'a güç vermişti.Yüzünün kızarıklığı az da olsa geçmişti. 

''Canım çok sevindim''diyerek Nevbahar'ın boynuna sarıldı Zeynep. Ali ise abi vari bir ifade ile Murat'ı mutfağa çağırdı. İkisi birlikte mutfağa gittiler. ''Murat, kardeşim bu habere inan çok sevindim. Zaten Zeynep ve ben de böyle olması için çalışıyorduk. Ama sakın ola Nevbahar'ı üzme, o bizim kıymetlimiz, eğer onu üzersen benim ilk düşüneceğim Nevbahar olur'' dedi. ''Sen merak etme ben onu asla üzmem'' dedi. 

Kızlar merak içinde Ali ve Murat'ı bekliyorlardı. Ali ve Murat içeri girdiklerinde Nevbahar derin bir oh çekti içinden. Çünkü bu konuda en çok Ali'nin tepkisini merak ediyordu. Onun da yüzü gülüyordu. ''Saat zaten epey geç oldu. Biz yurda gidelim. Yarın nasıl olsa pazar. İyi bir uyku çekeriz, sonra da birlikte kahvaltıya gideriz tamam mı?'' dedi Ali. Hiç itiraz eden olmadı. 

Erkekler gittikten sonra gözünden uyku akan Zeynep'te uykudan eser yoktu. ''Eee başka neler oldu canım hadi anlat'' dedi. Nevbahar uzun uzun anlattı. O bitirdi Zeynep Ankara'da yaşadıklarını anlattı. Ali'nin ailesini çok sevdiğini onların da Zeynep'i sevdiğini ve daha bi dolu şey anlattı. Gecenin ilerleyen vakitlerinde ancak odalarına çekildiler. 

Nevbahar yatağına yattığında yarın kalkmak için alarm kurmak için telefonu eline aldı ve Murat'ın mesajını gördü. ''İyi geceler bana baharı getiren Küçük'' yazmıştı. Nevbahar ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Ama tutmaktan vazgeçti. Aktı yaşları ama bu defa mutluluktan aktı gözyaşları. O an ki halinden Murat'a cevap yazmayı bile unuttu. Ağlarken, hayaller eşliğinde huzurlu bir uykuya daldı.

Ertesi gün Nevbahar erkenden kalktı. Ne giyeceğine bi türlü karar veremedi. Onun bu halini gören Zeynep çok güldü. ''Senin hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Ne Murat'mış. Bi kaç günde aklını başından aldı''dedi. ''Yaaa ama öyle deme Zeynep yaaa. Zaten bi tülü ne giyeceğime karar veremedim'' dedi. İkisi birlikte bi şeyler seçtiler. En sonunda  Nevbahar hazırdı. Ali ve Murat kararlaştırdıkları saatte kapıdaydılar. Kızlar da hemen aşağı indiler. Murat yine gözlerini Nevbahar'dan alamadı. Nevbahar hala utanıyordu. Ali ve Zeynep de yanlarında oldukları için iyice utanıyordu. Bu duyguları hiç yaşamamıştı daha önce yabancıydı bu duygular, bu yaşadıkları ona.

Kahvaltı çok güzel geçmişti. Ankara'da olanları detaylı bir şekilde tekrar anlattı Zeynep. Ama Murat ve Nevbahar onu dinlerken birbirlerine dalıp gidiyorlardı. Ama Zeynep onlara darılmadı sadece gülümsemekle yetindi. Ne de olsa onlar çiçeği burnunda aşıklardı ve böyle olmaları normaldi.

2 yorum:

  1. :) ay caniim ne guzel! hikayelere cesaretlenmissin,ustelik 6.bolumunu bile yazmissin , ben neredeydim???? bana kalirsa çok guzel ;))

    YanıtlaSil