23 Şubat 2015 Pazartesi

REÇELİNE REÇELİNE REÇELİNE BANDIM HEMEN BULURUM SANDIM, ÇOK ARADIM DA ALDIM!!! :)

Eveeeet aynen başlıkta dediğim gibi oldu. Nasıl mı? Hazır mısınız anlatmaya başlıyorum :)

Geçtiğimiz cumartesi günü annemin akraba oturması vardı. Normalde oturduğu grup annemle birlikte 8 kişi. Amaaaaa bu oturma bizde olduğu zaman her daim olduğu gibi gelecek kişi sayısı arttı da arttı. 

Öncelikle oturmadan önceki olanları anlatayım. :) Annem oturmasının olduğu günden yaklaşık olarak bir hafta önce bana bu cuma BİM'e portakal reçeli gelecekmiş. Tuba'ya söyle (Tuba bizim evin yanında bulunan BİM'de çalışan ve bizim hoş sohbetimiz olan kız) reçel hemen biter bana iki şişe portakal reçeli ayırsın dedi. Ben bi kaç gün denk gelmedi ve BİM'e gitmedim. Sonra perşembe günü gittiğimde ise Tuba markette yoktu. 

Neyse cuma sabahı annem erkenden kalktı. Ben işe giderken benimle evden çıktı ve BİM'e gitti. Orada portakal reçeli bitmiş. Tuba bize yakın başka bi şubeyi aramış. Orada iki tane kalmış. Ayırmasını söylemiş annem oraya gitmiş. Ama çocuk telefonla konuşurken başka bir kadın o iki şişeyi almış bile. sonra annem biraz daha uzak olan üçüncü bir Bim'e gitmiş ama oradan da eli boş dönmüş.

Sonraaaaaaa. Eve gelince bir hışımla beni aradı. Sana o kadar dedim. Tuba'ya ayırmasını söyle diye. Önemsemedin diye bi ton kızdı bana. Sonra o gün kardeşim ve benim göz doktorunda randevumuz vardı. Oradan çıkışta Konya'nın biraz sıkıntılı bir yeri olan Doğanlar var. Genellikle evle karakol arasında mekik dokuyan kişilerin yaşadığı bi,r yer. Nasıl bi yer olduğunu siz anladınız. :) Oradaki BİM'de vardır diye düşündüm. Bir adam benim önümden bir ayva birde portakal reçeli aldı. ama hayııır diyordum ki. son bi tane portakal reçeli kaldığını gördüm. Onu hemen kaptım. :) Sonra kasada o adam yine önümdeydi. Köfte, ayva reçeli, portakal reçeli ve ekmek almış. Belki yanlış bişey ama ben içimden dua ediyorum. Allah'ım parası çıkışmasın da portakal reçelini bıraksın diye. (Çünkü annem iki tane istemişti)  Anaaa evet adamın parası çıkışmadı. Ben hala duaya devam ediyorum. :) Adam önce ekmeği bıraktı. Parası yine çıkışmadı. Reçelin birini bıraktı. Bilin bakalım hangisi......
AYVAAAAAA!!! :(

Neyse oradan çıktım. Bi şişe daha bulmam gerekiyor diye dolmuşa bindim. Dolmuşun son durağı olan Meram son durağa kadar gittim ama yol güzergahı üzerinde hiç BİM yok. :( 

Ama artık çıldırmaya az kaldı doktorum nerde modundaydım. :) Annemi aradım ben 1 tane buldum. Dolanmayacağım artık dedim. Bulduğuma bir sevindi bir sevindi anlatamam. :) Sonra yine marketten bi dolu sipariş verdi pasta börekler için. Onları da aldım eve gittim. Hemen mutfağa girdim ve pasta, börek, poaça kek, portakal reçelli kurabiye yaptım. ama öyle az buz bişey değil haaa bütün hepsinden iki ölçü yaptım. Yani çokluğunu anlamanız için söyleyim en son saydığım poaçalar 75 taneydi. !!!

Neyse bütün gün koşturunca ben o akşam yorgunluktan sızıp kalmışım. Ertesi gün büyük gün cumartesi!!! Erkenden evi sil süpür hazırlanacak diğer şeyleri de ayarladım ve artık ben gidiyorum dedim va kçtım evden. Ofiste pek bi işim yoktu ama yeter artık dedim ve kaçtım. Hemen zaten teyzemin komşusu görücüye gelecekmiş bana. Hıhhhhh. Kaçarım tabisi de. :) O görücü işi ise başka bir postun konusu değilse burada sayfalarca yazarım. :) 

Akşama kadar oturdum ofiste. Bikaç işim vardı onları hallettim. Bilin bakalım annemin 8 kişilik oturmasına bize kaç kişi gelmiş. Hazır mısınız söylüyorum. 30!!!

Evet tam tamına 30 kişi. Neyse atlattık bitti gitti. Tabi misafirler gittikten sonraki evi temizlemek ise ayrı bir konu. :(
Bende son durum;
YORGUNUM DOSTLARIM YORGUNUM YORGUN...

19 Şubat 2015 Perşembe

UYANMAK İSTEMEMİŞTİM Kİ BEN...


Elimi sımsıkı tutmuştu. Gün boyu el ele dolaşmıştık koca şehri. Herkese benim onun olduğumu anlatırcasına tutuyordu ellerimi sımsıkı. Ama acıtmıyordu ellerimi o sıkı tutuşu. Aksine bana güven ve huzur veriyordu. O kadar huzurluydum ki...
SONRA...
Sonra ne mi oldu? Sonra telefonun mesaj zilinin sesine uyandım. Bir hemcinsimin canımı acıtan bir mesajını okudum...
HAYIR...
Bu kadar güzel ve gerçek gibi olan sadece bir rüyadan ibaret olamazdı. Olmamalıydı...
Ben geri dönmek istiyordum rüyama. Uyanır uyanmaz mutsuz olduğum bir gerçeği değil mutlu ve huzurlu olduğum bir rüyayı yaşamak istiyordum galiba...

12 Şubat 2015 Perşembe

KURSTAYIM.... :)


Hu huuuuu ben geldim :)
Atarlı, sinirli, kaşlarım çatık vaziyette geçen günleri geride bıraktım. Yani herhalde, galiba, sanırsam :)
Bundan önceki yazımı çok kötü bir haleti ruhiye ile yazmıştım. Sanki göğüs kafesime bişey oturmuş ve kalkmıyordu. Nefesi bile zor alıyordum. Neyse o durumlar geçti inşaallah. :)
Uzuun zamandır gitmek istediğim ama önceki iş yerimdeki tempodan ve çalışma saatlerinden dolayı bi türlü gidemediğim iki kurs vardı. Biri kaligrafi diğeri ise hüsn-ü hat. İlk önce kaligrafi kursuna kaydoldum. Hat kursuna inşaallah kaligrafiyi biraz ilerlettikten sonra gitmeyi planlıyorum. Sonuçta kaligrafi ile hüsn-ü hatt'tın zorluk derecesi kıyaslanamaz. Yani En azından kaligrafide harfler latince :)
Kurs bu hafta başladı. Pazartersi ve salı akşamları akşam 6'dan 9'a kadar. 3 saatlik kurs sanki yarım saat gibi geldi bana. :) Kurstaki grup çok güzel. En küçüğü üniversite birinci sınıf olan ve 65 yaş aralığında değişen bir grup. Çok güzel insanlarla tanıştım. Bu iş temposundan sonra valla ilaç gibi geldi bana. :) 
Hocamıza gelirsek. Hocamız çok başarılı bir Hüsn-ü Hat sanatçısı. Üniversitede güzel sanatlar okumuş. Kurstaki kaligrafi ve hat derslerini hep hocamız veriyor. Yaşı daha çok genç ama ben çalışmalarına bayıldım. Yukardaki fotoda onun bir çalışması. Çalışmasının adı İstanbul'muş.  
Ben sabırsız ve öğrenmeyi çok istediğimden dolayı hemen gittim metal kaligrafi kalemi aldım. Bayağı bir para bayıldım o ayrı :) Ama kalemden mürekkep gelmedi. Hocama facebooktan mesaj attım sağolsun hemen cevap verdi. Çok yardımcı oldu. Sadece ders saatlerinde gösteririm gibi bir düşüncesi yok. Bana çalışmalarımı göstermek için pazartesiyi beklemek istemezsem mesajla gönderebileceğimi söyledi. Valla ben hocama bayıldım. :)
İşte öyle. Şimdi ne zaman bir boşluk bulursam yazı işine çalışıyorum. :)
Benden bu kadar. Ben biraz daha çalışayım :)

4 Şubat 2015 Çarşamba

YALNIZMIŞIM...

Fedakarlıklar... İnsanlara karşı alttan almalar hep suistimal ediliyor. Bu annen, baban, kardeşin, arkadaşın yada sevdiğin kişi olsun sonuç değişmiyor. Sana neyin var yada iyi misin diye kimse sormuyor. Yanız bir başına bi köşede ağlıyorsun. Yine kimse yok. 
Hayatımızdaki ilk ve son aslında bize hayatımızı anlatıyor da maalesef biz anlayamıyoruz en azından ben şimdiye kadar anlayamamışım.
Doğarken yalnız geliyoruz, ölürken yalnız gidiyoruz. Hep yalnızız şimdi niye yalnızlığımdan şikayet ediyorum ki...
Sezen şarkıda ne güzel demiş işte öyle... Vazgeçtim...