Yine ihmal ve yine yitip giden canlar...
Çok zor günler geçiriyorum şu son bir haftadır. Soma'da gerçekleşen cinayetten sonra doğru dürüst uyuyamaz oldum. Biliyorum ülkenin büyük bir çoğunluğu böyle. Ama benim mesleğim olduğu için bu konu ile fazlası ile alakadarım. Ben o madende 296 işçi kardeşlerimle, abilerimle birlikte 5 meslektaşımı kaybettim. Ben blogum aracılığla bundan önce de madenler ve meydana gelen olaylar hakkında dilimin döndüğünce birşeyler karaladım. Yazmayacaktım bu konu ile alakalı ama yok dayanamadım ve kendimi bilgisayarın başında yazarken buldum. Günlerdir nasıl yaşadığımı bilmiyorum.
Ben stajlarımı Soma'da yaptım. Yeraltı stajımı yaptığım maden ocağı meydana gelen iş kazalarından sonra kapatıldı. Stajımı yaptığım zaman farklı maden ocakları görmek için büyük facianın olduğu maden ocağının yanında olan bir başka maden ocağına gitmiştik. Bir insan yeraltına maden ocağına, özellikle de kömür madenine girmediyse burada yaşanan olayları tam anlamıyla anlayabilmesi imkansız. Çünkü yaşamayan, görmeyen bilemez. Düşünün ya kafanızı kaldırdığınız zaman gökyüzünü göremiyorsunuz. Psikolojik olarak zor bir durum.
Bu olaydan sonra bir sürü insan konuştu. Elektrikler kesildiği için insanlar maden ocağında karanlıkta kaldı ve nereye gittiklerini göremedikleri için madenden çıkamadılar diye. Ya hangi zihniyet hangi mantık bunu söylüyor acaba çok merak ediyorum. İnsanlar yeraltı kömür ocaklarını avizelerle falan mı aydınlatılıyor zannediyorlar acaba. Oradaki tek ışık kaynağınız baretinizin üstüne taktığınız feneriniz. Başka bir ışık yok. İnsanlar çoğu yerde kendi ışıklarından başka ışığın olmadığı kör karanlıkta çalışıyorlar. Yeraltı kömür ocağında çalışmak öldüğünüzde nasıl bir ortamda olacağını öğretiyor insana. :(
Ben yeraltı stajımın ilk günüden önce çok sevdiğim komşumuz olan bir teyzenin ölüm haberini almıştım. O yalnız kalmaktan, karanlıkta kalmaktan çok korkardı. Yeraltına girdiğim ilk gün onun etkisi ile kötü oldum. O karanlıktan, tek kalmaktan çok korkardı. Ben tamda onun korktuğu gibi bir ortamdaydım. Etkisinden kolay kolay kurtulamadım. Ama stajım gereği de bir ay boyunca her gün o yeraltı ocağına girdim.
Bikaç günün sonunda ise alışıyorsun zaten. Zaten alışmasan ne yazar. O stajı yapmak zorundasın. Ama yeraltına girerkende her gün bize imza attırıyorlardı. Ben kendi rızamla giriyorum. Herhangi birşey olması durumunda firmanın hiçbir sorumluluğu yoktur diye. İş hayatına atılmam ve bu ölüm haberlerinden sonra stajdan sonra memleketime annemlerin yanına gelebildiğime dua etmem gerekiyormuş yeni yeni anlıyorum.
Diyeceksiniz sen hepi topu bir ay yapmışsın oradaki insanlar bir ömür geçirmişler o madenlerde diye. Evet haklısınız. Ama ben o madenci kardeşlerimi anlıyorum. Maalesef ne yaşadıklarını, nasıl kurtulduklarını orada nasıl bir duygu içinde olduklarını maalesef anlayabiliyorum. :(
İnanılmaz üzücü, şu an kelimeler yetersiz..Çok zor ama toparlan lütfen oldu mu canım..
YanıtlaSilBen bi şekilde toparlanırım da ablam o aileler nasıl toparlanacak :(
Sil