25 Eylül 2013 Çarşamba

DEDE VE TORUNLARI...

                                           

Bugün dolmuşta kırmızı ışıkta beklerken bir görüntü takıldı gözüme. Bi adam yaşlıca 60-65 yaşlarında muhtemelen.  İki çocuk. Biri 2-3 yaşlarında adamın kucağında uyuyor. Diğeri 5-6 yaşlarında adamın elini sıkıca tutmuş. Adama hararetli hararetli bişeyler anlatıyor. Adamda dikkatlice onu dinliyor. 
Eeeee ne var bunda diyeceksiniz. Ama ben o anda çok kötü oldum. Muhtemelen onlar adamın torunlarıydı. Benim çocuklarımın onlarla bu adam gibi ilgilenecek dedeleri olmayacak. Yani en azından annelerinden dolayı dedeleri olmayacak. İnşaallah babalarının babası uzun ömürlü tombik bir dede olur. 
Benim de hiç dede torun ilişkim olmadı. Babamın babası ben 4 yaşındayken, annemin babası da ben 6 yaşındayken vefat etti. Çok özenirim dedeleriyle gezen torunlara :(
İşte öyle... Bugün bi kötü oldum bu sahneyi görünce... Paylaşmak istedim...

19 Eylül 2013 Perşembe

YAĞMUR YAĞSA ŞİMDİ...


Yağmur yağsa şimdi...
Gök gürlese, şimşek çaksa, bulutlar tüm gökyüzünü kaplamış olsa...
Sokağa çıksam.
Dolaşsam hiç bişey düşünmeden.
Geçmişi, şimdiyi ya da geleceği...
Dolaşsam, ağlasam, ıslansam yağan yağmurdan.
Ağlasam hiç ağlayamadıklarımın acısını çıkarırcasına.
Yağmur sokakları temizler ya...
Benim de içimdeki sıkıntıları temizlese... 
Akıp gitseler yağmur sularıyla birlikte...

18 Eylül 2013 Çarşamba

NEYSE...


''İyi misin sen?'' diye sordular.
''İyiyim'' dedim.
Gerçekten iyi miyim? 
Bu aralar bunu hiç düşünmedim. 
Daha doğrusu düşündüğüm şeyler arasında kendimin nasıl olduğu ilk 10'a girmez sanırım. 
Hayat telaşına o kadar kapılmışım ki aklıma ve kalbime duvar örmüşüm sanki. 
Kendim hariç herkesi, her şeyi düşünür olmuşum.
Şöyle bir oturup çözmeye çalıştım kendimi. 
Ama o duvarların etrafına öyle dikenli teller çekmişim ki kendi kendimi aşmaya çalışırken her yerim kan içinde kaldı. 
Rüya görmüyorum nicedir. 
Rüyalar beni rahatlatırdı. 
Güzel bir rüyadan sonra bütün günü gülücükler dağıtarak geçirirdim. 
Rüya görmüyorum, bol bol tasalanıyorum ve artık sabretmekte zorlanıyorum.
Sabrım taştı derler ya. 
Sabretmekte zorlanıyorum ama taşamıyorum da dolduğum kadar. 
Tası tarağı toplayıp da çekip gidememeyi nasıl da güzel beceriyorum.
Basitçe yorgunluğumu anlatmak istiyorum aslında. 
Biriken işleri, sorumlulukları, soğuyan çayımı... 
Usulca anlatmak istiyorum. 
Ama...
''Neyse'' diyorum susuyorum...

 

11 Eylül 2013 Çarşamba

HEYYYY!!! BLOGUM BİR YAŞINDAAAA :)


Eveeeeeeet tekrar bilgisayarımın başındayım. Yine biraz ara verdim ama geldim işte. :)

Bugün blogumun doğum günü :) Blogum artık bir yaşında :) Tam bir senedir yazdıklarımı başkalarıyla paylaşıyorum. Hep yazardım ama cesaret edemezdim, kimseyle paylaşmazdım. Sonra bi gün nette dolaşırken Deep'in bi yazısına denk geldim. İşte dedim bende böyle yapabilirim dedim. Onun gibi olamam ama kendi halimde yazıyorum işte :)

Bu blog aleminde ilk tanıdığım kişi ve benim ilk izleyicim sevgili Deeptone. Ben ona deep diyorum. O benim ilk gözağrımdır. Bende yeri bi ayrıdır. :) Blog aleminde acemi olduğum için çoğu sorumu ona sordum. Kafasını şişirdim. Bana hep yardımcı oldu :) Ama o bana kızmaz. Kızmazsın değil mi deep :)

Sonra bi tanem Kartanesi o benim bitanecik kartanem. Özel konularda çok görüşünü aldım yani onunda çok başını ağrıttım :) Ama ben onu çok seviyorum yaaaa. İyi ki karşıma çıkmış. Benim psikoloğum oldu diyebilirim. Eeee bende staj yapsın işte meslek hayatına başlayınca acemilik çekmez. :) Ankara'ya gittiğim zaman ilk işlerimden biri de onu ziyaret etmek olacak. 

Sonra ablaların bitanesi benim biricik Arseli Ablam. Şimdi blogunu kapattı ama benim yazılarımı hep okuyor. Yorumlarını hiç eksik etmiyor sağolsun. Benim şimdiye kadar hiç ablam olmamıştı. Ama artık var. O bana çok güzel ablalık yapıyor. İyi ki varsın ablacım.

Sonra benim yazılarımı hep okuyan ve yorumlarını eksik etmeyen sevgili; NursalkımıŞeymaBiricitSimge (İyilişmene çoooooook sevindim), Uyuşuk HayalperestİlknurMelodramTolgaaaaaaDuygu ve aklıma şu anda gelmeyen arkadaşlara çoooook teşekkür ederim.

Blogu ilk açtığımda tereddütlerim vardı. Başarabilir miyim diye. Ama burada yazmak bana çok iyi geliyor. Terapi gibi. :) 

Başka insanların yazdıklarını okuma, benim gibi olanları ya da benim düşünceme tamamen zıt olan kişileri tanımak ban çok iyi geldi. 

Normalde sosyal çevrem kalabalıktır. Ama burası bana daha bi iyi geldi yaa. Burada kendimi tam anlamıyla olduğu gibi ifade edebiliyorum. Söylemek istediklerimi dan diye söyleyebiliyorum. 

İyi ki varsınız yaaa :)
MELEK...

6 Eylül 2013 Cuma

ÖZLEDİM BEN SENİ... HEM DE ÇOK...



Çok özlemişim seni nerelerdeydin bunca zamandır. 
Şimdiye kadar seninle belki çok yakın olamadık.
Ben hep seninle çok yakın olmak isterdim ama korkardım senden. 
Sen benim çocukluğumun ulaşılmazıydın.
Zaten gerçekten de hep uzaktaydın ki. 
Rızık peşinde koşarken sen hep bizden uzaklardaydın. 
Birkaç günlüğüne sıladan geldiğin evine, evdekilere doyamadan ekmek parası için giderdin. 
Ben sana çok kızdım bazı zamanlar biliyor musun? 
Ama çok sevdim ben seni, içten içe.
Çok sevdiğine çok kızarmışsın ya bende öyleydim sanırım.
Çok anlatmak istediklerim oldu. 
Arkadaşlarımdan ailelerinde benim seninle olmak istediğim gibi olan birileri varsa onlara kızardım, kıskanırdım.
Ben seninle hiç öyle olamadım diye usul usul köşelerde kimselere göstermeden ağlardım.
Çok yoruldum. 
Sen varken de yoruluyordum ama şimdi daha da çok yoruluyorum.
Artık omzumdaki yükler daha fazla. 
Belki sen varken de vardı bu yüklerin bir kısmı ama şimdi daha bir ağır geliyor, daha çok yoruyor beni.
Belki hiç yaslayamadım başımı senin omzuna, o güveni bekli hiç tatmadım ama olsun hep bir gün elbet yaslanırım o güven duygusunu tadarım diyordum.
Gittin şimdi... 
Ben kimin omzuna  yaslayacağım başımı.
Çok korksam bile ben seni çok seviyordum. Hem de çok.
Belki ne sen bana hissetirdin beni ne çok sevdiğini ne de ben sana.
Gel desem gelemezsin biliyorum.
Ama özledim ben seni hem de çok.
Karşımda öyle sessiz durma sen de bir şeyler söyle.

Bende seni, sizi, hepinizi çok özledim. 
Benim sizden hep haberim var.
Merak etmeyin beni.
Haberleriniz, dualarınız bana geliyor merak etmeyin.
Tek pişmanlığım var.
Keşke sizinle daha çok vakit geçirseymişim.
Daha yakın olsaymışım size.
İş her zaman olurmuş ben bunu vakit geçince anladım.
Keşke vaktinde ertelediklerimi yapsaymışım.
Ömrün bu kadar kısa olduğunu bilememişim.
Ben şimdi gidiyorum. 
Ben seni yine ziyarete gelirim kızım merak etme.

BABA... 
Dur gitme ben seni çok özledim. 
Kardeşlerim, annem çok özledi. 
Her baba dediğimizde gözlerimiz doluyor.
Seni çok özledik.
Gitme baba...

Uyandım. 
Rüyaymış. 
Gecenin bir yarısı oturdum ağladım...
Sabah hiç bir şey yokuş gibi hayata devam ettim. 
Anneme, kardeşlerime anlatsam biliyorum ağlarlar. 
Bir de onların ağlamasına dayanamam ki... 
Sustum... 
Hep yaptığım gibi...

2 Eylül 2013 Pazartesi

TATİLDEN Mİ ŞEKERİM :)


İşte yine uzun bir aradan sonra tekrar geldim. Bu defa yoğunluktan değil tatilden dolayı yazamadım. Evet şu yaşıma geldim ömrü hayatımda ilk defa kendi başıma böyle bi tatil yaptım. Anamur'a daha doğrusu Anamur'a yakın Tekeli diye bi yer var. Çok güzel bi yer oraya tatile gittim. Arkadaşımın ailesinin yazlığı var. Onlar gidecekmiş. Hem arkadaşım hem de arkadaşımın kardeşi davet edince gittim. Planlarımızda arkadaşlarımla onların arabası ile gitmek vardı. Ama arkadaşımın eşinin işinde bi terslik oldu. Onların gidip gitmeyeceği kesinlik kazanmadı. Bana sen git tatilini yap dediler. Demiştim ya arkadaşımın kardeşi de çağırdı diye. O da orada yalnızlıktan sıkılmış.Ona arkdaş oldum. :) Otobüse perşembe günü öğlen 12'de bindim. İkindin 5 buçukta oradaydım.

Hemen ilk işimiz denize gitmek oldu. Deniz çok güzeldi. Zaten evleri denize de çok yakın, yazlıklarının olduğu sitenin bahçesi bittikten sonra hemen kumsal başlıyor.Deniz çok güzel. Masmavi. :) Ama bir sorun var ki ben yüzme bilmiyorum :) Neyse arkadaşımın kardeşi bana yüzme öğretme çabaları 3. günün sonunda netice verdi. :) Arkadaşımın annesi, babası, kardeşi, ben geldiğimin ertesi günü gelen arkadaşımın ablası ve arkadaşımın ablasının 3 yaşındaki kızı ile çok güzel iki gün geçirdim. İki gün sonra arkadaşımın eşi işlerini yoluna koymuş onlarda geldiler. 

Çok güzel gezdik. Eğlendik. Yüzdük. Veee feci son. Arap Bacıdan pek de ton farkım kalmadı diyebilirim :( Kapkara oldum. Son günümüz olan dün hep beraber pikniğe gittik. Çok güzeldi. Hatta arkadaşım ve eşi minicik bir yavru bukalemun buldular. Serçe parmağım kadar. Arkadaşım hep bukalemun beslemeyi istiyordu. Hatta eşi bi kaç defa bukalemunların fiyatını falan araştırmış. Ama bukalemunumuz Oscar paylaşılamadı. Arkadaşımın 3 yaşındaki yeğeni bu benim hayvanısım dedi. (hayvanım değil hayvanısım öyle diyor çok tatlı bir kız) Ama zafer arkadaşımın oldu biz yola gece 12 de çıktığımız için ufaklık o saatte uyuduğu için Oscar'da bizimle birlikte Konya'ya geldi. Konya'ya gece 4 buçuk gibi geldim. 

Sabah kalktığımda bacaklarımın üst tarafı çok ağrıyordu. Yollar çok virajlı olduğu ve arkadaşımın eşi de biraz sert araba kullanınca kendimi biraz fazla sıktım sanırım. Bacak kaslarım felaket ağrıyor :(

Amaaaa her şey çok güzeldi. İyi bi kafa dağıttım. Tatilden sonraki ilk iş günüm berbat derecede yoğun ve yorucu geçse de beni bayağı idare edecek enerji depoladım. 

İşler vız gelir tırıs gider yani :)